Share this...
Facebook
Twitter

Susana Camaladinova, Jamala sahne adıyla ün kazanmış Kırım Tatar kökenli Ukrayna şarkıcısıdır. 2016 yılında “Eurovision” Şarkı Yarışmasında Kırım Tatarların sürgününe adanmış “1944” şarkısıyla birincilik kazanmıştır.

Kırım yarımadasının pek çok sakini gibi Jamala da Rusya Federasyonu’nun Şubat 2014’te işgal ettiği Kırım’a yıllardır gidemiyor. Örneğin, Mustafa Сemilev’e olduğu gibi Kırım’a girmesi yasak değil (Kırımoğlu) ancak güvenlik nedeniyle oraya gitmiyor.

Rusya, Ukrayna’ya karşı bugün de devam eden silahlı saldırganlığının bir sonucu olarak Kırım yarımadasını işgal etmiştir. Rusya Federasyonu’nun bu yasadışı eylemleri çoğu ülke ve uluslararası kuruluş tarafından tanınmamaktadır.

Ukrayna Enstitüsü ile ortaklaşa düzenlenen Kırım’ım dizisinde sanal gerçeklik gözlükleri takan katılımcılar, Kırım’daki tarihi yerleri izleyerek yarımadayla ilgili düşüncelerini ve anlarını paylaşıyorlar.

Fotoğraf: Yevgen Lisovoy

Jamala

1983 yılında Kırgızistan’daki Oş şehrinde dünyaya geldi. Fakat memleketi olarak babası Alim Camaladinov’un Kırım’daki Küçük Özen köyünü kabul eder. Babasının ailesi tıpkı diğer Kırım Tatarları gibi 18 Mayıs 1944’te Orta Asya’ya sürgün edildi. Kırgızistan’da Alim, müstakbil eşi ve Jamala’nın mülksüzleştirildiği için Dağlık Karabağ’ı terk etmek zorunda kalan bir Ermeni olan annesi Galina Tumasova ile tanıştı.

Sovyet döneminde, sürgün edilen Kırım Tatarlarının Kırım’da yaşamaları ve emlak satın almaları yasaktı. Ancak tüm bu yıllar devamında Camaladinov ailesi yarımadaya geri dönmeyi umuyordu. Sonunda Küçük-Özen köyüne yerleştiler.

Jamala Kırım’a son kez 2014’te ablası Evelina ve ailesini ziyaret etmek için gitti. Tam o zamanda hastalanandedesini de görmek çok isterdi:

— Sahilde toplanıp pilav pişiriyor, sohbet ediyorduk. O gün buluştuğumuz için çok mutluyum. Bu, Odesa’dan direkt trenlerin henüz iptal edilmediği ve iki sınırın daha olmadığı zamanlardı. Herkesin morali bozuk olmasına rağmen buluşup çok iyi vakit geçirdik. Bu durumun ne kadar uzun süreceği ve ne kadar ciddi olacağı da belli değildi.

Mayıs 2017’de Jamala’nın dedesi Ayyar Camaladinov Kırım’da vefat etti. Jamala ise cenazesine gidemedi.

— Müslümanlar, mevtayı toprağa hızlı verir. Bu yüzden düşünmem için vakit bile yoktu. Sonra teyzem de öldü. Benim gelmeme ihtiyaç duymadıklarını anlıyordum. Veda etmeye benim ihtiyacım vardı ölmüş bir insanın değil…

Jamala’nın ailesi Kırım’da yaşamaya devam ediyor. Her gün kızıyla görüntülü olarak konuşur, torunlarına ekrandan bakarlar. Jamala, Kırım’a dönüp dönmeme konusunda seçim şansı olmadığına inanıyor. Şartlar her şeye karar verdi…

— Özgürlüğüm burada bitti. Ben gitmemeye karar vermedim, onlar benim adıma karar verdiler. Şimdi kendimi kafese kapatılmış gibi ve çok çaresiz hissediyorum. Karar vermiş ben olsaydım, giderdim. Orası Ukrayna, orası benim vatanım, orada benim için çok önemli olan şeyler oluyor ama gidemiyorum. Ve özgürlüğümün ne zaman geri döneceğini bilemiyorum.

Fotoğraf: Serhiy Korovaynıy

Her hafta Jamala, oğulları, eşi Seit-Bekir Süleymanov ve eşinin ailesi ile beraber akşam yemeği için bir araya gelip çocukları bunu hayatlarının bir parçası olarak alsın ve Kırım ile bağlarını korusunlar diye geleneksel Kırım Tatar yemekleri pişirir, ana dilde konuşurlar.

— Oğullarım için anavatanlarının Ukrayna, Kırım olduğunu bilmek çok önemli. Evet, Kyiv’de doğdular ama kökleri Kırım’dır.

Jamala’ya göre, Ukrayna basın yayın organlarında Kırım hakkında çok az yazıp konuşurlar. Bu, insanın Yarımadanın yeni sınırlarından sakinlerinin haklarının ihlallerine kadar herhangi bir duruma alışma yeteneğinden kaynaklanabilir. Bunu nasıl değiştirebiliriz? Kırım ve Donbas’ın Ukrayna’ya döneceğini, orada yaşayanların bizim insanlarımız olduğunu söylemek ve hatırlamak gerekir.

Biz savaşı, işgali konuşmaktan bıktık. Çok yorulduk. Peki 1944 sürgününden sonra Kırım Tatarlar nasıl dönüyorlardı? Dönebilecekleri güne kadar kaç yıl geçmişti? Eğer onlar yorulmuş olsaydılar, ben Kırım’ın ne olduğunu öğrenmezdim. Biz ise 5 yıl içinde mi yorulduk? Cidden mi? Yoruldum diyen insanlar için bir sözüm bile kalmadı. Kazanmak için bir bütün olmalıyız… Bence, birlik olmadan kazanamayız.

Müzik ve Üzüm. Küçük-Özen

Küçük-Özen, Aluşta’nın 25 kilometre kuzeydoğusunda, Kırım’ın güney kıyısındaki bir tatil köyüdür. Camaladinov ailesi 1980’lerin sonlarında bu köye taşındı.

Jamala müzisyen bir ailesinde büyüdüğü için (babası orkestra şefliği okudu, annesi bir müzik okulunda piyano öğretmeniydi) erken yaşlarından itibaren müziği ve şarkı söylemeyi severdi. Köydeki bağların ve dağların başladığı Vınohradna sokağının sonunda çobanlık yapan küçük Jamala annesi için üzüm ve üzüm yaprakları toplayıp şarkı söylerdi.

— Muhtemelen yüzde yüz özgürlük ve kimsenin beni duymadığını hissettiğim an buydu. Koyunlar ise duyarlarsa da kimseye söylemezler. Ama bir kez annem ve ben Aluşta’ya gitmek için bir minibüs beklerken yanımızda duran araba şöförü “Hadi bin, şarkıcı!” dedi. Annem, “Şarkı söylediğini nereden biliyorsun?” diye sordu. Adam da “Ne demek nereden? Bağın yanında evim var ve saat ikiden sonra onun geldiğini biliyorum. Oturup onun şarkılarını dinliyorum…” diye söyledi.

Jamaladinov aile kafesinin terasında Jamala, Küçük-Özen (Maloriçenske), 2000.

Vınohradna sokağı tüm köyden geçip diğer ucunda deniz kıyısına, iskeleye çıkıyor. İskelenin yanında ailesinin bir kafesi vardı. Jamala ve ablası Evelina, ebeveynlerine yardım edip ilk paralarını orada kazandılar.

Burası benim sahilim, iskelem. Yüzmeyi orada öğrendim ve orada küçücük bir kafemiz vardı. Bulaşık yıkadım, salata yaptım, babam pilav veya kebap yaptı. İyi günlerde balık ızgarası, kötü günlerde sadece pilav ve kuzu şiş vardı. Annem mantı yapıp sahile getiriyordu. Yemekleri porsiyonlar halinde sattık ve her gün öğle yemeği yemeye yeterince insan geliyordu.

Müzik okuluna bakan Jamala, bina tamir edilip boyandığı için onu tanıyamadı ve şimdi “Daha çok bir sanatoryuma benziyor” diyor. Burada şarkıcı, önce annesi Halyna Tumasova’dan piyano dersleri alıyordu. Ama dersler uzun sürmedi:

— Anne babayla ders çalıştığında ne olduğunu biliyor musun? Annem eve birlikte gitmemiz için beni son sıraya bırakırdı. Ve “Anne, orada bir dizi başlıyor, hadi eve gidelim! Evde ders yapalım!” diye yalvarıyordum. Eve gelince de ev işleri başlıyordu, böylece piyano dersi için vaktimiz kalmıyordu.

Müzik okulu, iki katlı eski bir Kırım Tatar konağında yer almaktadır. Jamala daha öğrenciyken bu evden sürgün edilen kişilerin mülkiyet belgeleriyle birlikte geldiğine tanık oldu.

— O zamanlar müzik okulu binası kadar büyük bir eve sahip olmak zenginlik göstergesiydi. Bu insanlar Orta Asya’dan dönmüşler. Bu ev için belgeleri vardı ama onlara “Üzgünüz, burası artık bir müzik okulu. Yeni bir yer arayın” dediler. Çocukken böylece gönderilmelerinin biraz garip buluyordum. Aslında bir müzik okulu olmasına itirazları yoktu ama başka bir soru ortaya çıkıyordu: “Yaşamak için yeni bir yer verilsin bu insanlara”. Bu anı çocukluğumdan beri çok iyi hatırlıyorum.

Jamala (ortada) Jamaladin ailesinin evinin yanında. Soldaki babası, Alim Jamaladinov. Küçük-Özen (Maloriçenske), 2000.

Büyükbabanın İnciri. Kuru-Özen

Kuru-Özen (Qt.: Quru Özen, 1945’ten beri – Sonyaçnohirske), Kırım’da Karadeniz kıyısında, şimdiki Maloriçenske’nin yanında bulunan bir köydür. Bu köyde Jamala’nın büyükbabası Ayyar Camaladinov tarafından dikilmiş bir incir bahçesi yetişiyor. İncir yılda iki kez meyve verir. Şimdi bahçeye babası bakıyor. İncirleri toplar ve pazara götürür.

İncirlerimizi seviyorum, sevgiyle toplandığı için benim için çok özeldir. Baba bu konuda kimseye güvenmez. Uzun zamandır ona “İncir konusunda yardım edecek birini al!” diyoruz. Sadece kendisi toplayıp özenle her inciri kutuya koyar. Süper! Evimi ziyaret etmiş gibiyim. Ne yazık ki gitmeye fırsatım yok ama çok hoş, çok güzel bir yer orası. Bu sadece bir incir bahçesi değil, bir güç yeri gibidir. Oranın çocuklarım için kalacağına ve nesilden nesile aktarılacağına inanıyorum.

Ayyar Camaladinov bahçede çok zaman geçirir, ağaçların bakımı için çok çaba sarf ederdi. Jamala, okula gitmeden önce dedesinin onunla vedalaşmak için bahçeden çıkmadığında bazen küstüğünü ve ağaçların onun için torunundan daha önemli olduğunu düşündüğünü hatırlıyor. Ama zamanla, düşüncesini tekrar gözden geçirdi:

— Tıpkı ben koyunlarla şarkı söylediğim gibi o da ağaçlarla birlikte bu özgürlüğü hissettiğini düşünüyorum. Bence bu herkes için önemlidir… Kendimizi sakin, özgür hissetmek… Koyunlarla, denizle veya ağaçlarla, farketmez. Bunu çok özlüyorum açıkçası. Çocuklarımın evime gitmelerini, memleketimi, denizimi kendi gözleriyle görmelerini çok istiyorum. Kendi anıları olsun, kendi özgürlüklerini bulup hissedebilsinler istiyorum. Bence her insan için böyle ahenk yeri bulmak önemlidir.

destek

Bu materyal Ukrayna Enstitüsünün katkılarıyla çevrildi.

Materyali hazırlayanlar

Ukraїner yazarı:

Alim Aliyev

Bohdan Lohvınenko

Proje menajeri:

Katerına Polevyanenko

Yazar:

Nataliya Ponedilok

Editör:

Yevheniya Sapojnikova

Röportör:

Karina Pilühina

360 derece çekim,

Kurgu yönetmeni:

Sergiy Korovaynıy

Kameraman:

Oleh Solohub

Mıhaylo Şelest

Yönetmen:

Mıkola Nosok

Fotoğraf editörü:

Katya Akvarelna

Transkripsiyoncu:

Roman Ajnük

Çevirmen:

Svitlana Urum

Çeviri editörü:

Feridehanum Useinova

İçerik menajeri:

Katerına Şçepkovska

Ukraїner'i destekleyenler

Ortak olun

Keşif gezisini takip edin